18-19 Ekim 2017’de Ankara’da “Sanayi, Enerji ve İstihdam İçin En Stratejik Yerli Kaynak Atık” Ana Teması’yla düzenlenen 8. TÜRKTAY - Türkiye’de Tüm Yönleriyle Atık Yönetimi Paneli’ne Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Milletvekilleri ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, T.C. Ekonomi Bakanlığı, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ve sektörün üst düzey temsilcileri konuşmacı olarak katılım sağladı.
Panel sonrası 29 Ekim 2017’de İzmit’te ve 09 Aralık 2017 Tarihi’nde Eskişehir’de 8. TÜRKTAY Yürütme Kurulu’nun gerçekleştirdiği toplantıda; panel süresince gerçekleştirilen konuşmalar, soru ve cevaplar değerlendirilerek, 8. TÜRKTAY Sonuç Bildirgesi; 22 Madde halinde oluşturuldu...
9. TÜRKTAY YÜRÜTME KURULU BAŞKANI ÖMER BENLİ
Toplantıda, 8. TÜRKTAY Yürütme Kurulu Başkanlığını başarıyla tamamlayan Muhammet Saraç, 9. TÜRKTAY Yürütme Kurulu Başkanlığı görevini Ömer Benli’ye devretti. Saraç yaptığı konuşmada Yürütme Kurulu Üyelerine teşekkür etti ve Türkiye’de daha etkin bir atık yönetimi için düzenlenen TÜRKTAY Panelinin çok önemli bir misyonu olduğunu söyledi.
Saraç “Panel öncesi çok yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. Tüm çalışmalarımız ülkemizde iyi uygulama örneklerinin arttırılmasına dönük bir anlayışla yapıldı. Onurla tamamladığım 8. TÜRKTAY Yürütme Kurulu Başkanlığı süresince destek veren herkeze teşekkür ederim. Umarım her paydaş için ‘maksat hasıl olmuştur’” dedi.
ANA TEMA PANEL ÖNCESİ YOĞUN ÇALIŞMALARLA BELİRLENDİ
2010 yılından bu yana düzenlenen TÜRKTAY Panelleri Türkiye açısından çok önemli çıktıların elde edilmesini de sağladı. 8. TÜRKTAY Yürütme Kurulu, panelin bu yılkı Ana Teması’nı “Sanayi, Enerji ve İstihdam İçin En Stratejik Yerli Kaynak Atık” olarak belirlerken özetle şu tespitlere ve görüşlere yer verdi: “Kişi başı gelirini, 2,5 kat artış ile yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçmeyi hedefleyen Türkiye’nin, atık miktarında %40 ila 85, yönetim maliyetlerinde ise 2,5 -3 kat artış beklenmektedir. Başta sayısı 30’a ulaşan büyükşehirlerin önümüzdeki efektif 5-6 yıl içinde kentsel dönüşümü (sadece binaların yenilenmesi fırsatı olarak değil) anahtar olarak kullanarak, sanayi, ekonomi, ulaşım, çevre, turizm, enerji başlıklarını da kapsayan döngüsel ekonomiye geçiş için gerekli alt yapı yatırımları tamamlamalıdır. Karbon, su, atık ayak izini verimli proses ve uygulamalar ile küçültmüş, atık yönetimini de hem istihdam hem de kaynak yönetimi açısından rekabet avantajına döndürebilmiş olması halinde 2023 hedeflerini sürdürülebilir olarak yakalayabilecektir.
Hammadde ve Enerji açısında avantajlı olmayan ülkemizde lineer ekonomiden döngüsel ekonomiye geçilmesi elzemdir. Öte yandan Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik hedefi hala gündemdedir. Bu sebeple Türkiye’nin Topluluk Müktesebatını ulusal mevzuata uyumlaştırması ve uygulaması gerekmektedir.
SANAYİ, İSTİHDAM VE CARİ AÇIK
Önemli yerli kaynaklara sahip olmayan ve milli kaynak çeşitliliğini sağlayamayan ekonomilerde ithalata bağlı olarak cari açık, istihdam sorunu ve yetersiz sanayi üretimi gibi problemler ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu durum artan döviz ihtiyacına bağlı olarak dışa bağımlılığı arttırmaktadır. Atıklarımız yerli bir kaynak olarak dışa bağımlılığı azaltır.
Ülkemizdeki atık ekonomisi dağınık bir yapıya sahiptir. Bunun temel nedeni sektörün halen kurumsallaşamamış, yasal mevzuatların tam oturmamış olması gibi gözükse de asıl sorun devlet, sanayici ve toplum olarak sosyal tüm paydaşların atıkların ekonomideki yerinin büyüklüğünü tam olarak kavrayamamış olmasıdır. Aslında atıkların çoğu daha önceden ithal edilmiş, parası döviz olarak ödenmiş hammaddelerin artıkları olup, doğru değerlendirildiğinde en az onlar kadar değerli oldukları görülecektir.
Atıkların toplanması ayrılması ve geri dönüşümünün sağlanması halinde hepsi orijinal hammadde haline dönmektedirler. Bu döngünün feasible şekilde kurgulanması, merdiven altı üretimlerle değil, doğru sanayi yatırımları ile “state of the art” teknolojiler kullanarak veya üreterek mümkündür. Ülkemizdeki yerli kaynaklara dayalı kömür kullanımı, hem son yıllarda yaşanan kazalar ve çevre bilinci (emisyon, üretim şartları vs.) hem de, madencilik faaliyetlerinde giderek artan maliyetlerden dolayı (rezervlerin giderek daha derinden ve zorlukla çıkartılması sebebiyle) önemli ölçüde azalmış. 2009 yılından sonra, enerji üretiminde dışa bağımlılığı azaltacağı umuduyla kurulan termik santrallerin kömür ihtiyacı, ithal kömür kullanılarak karşılanmaya çalışılmıştır.
Alternatif yakıtların kullanıldığı çimento sektöründe üretim maliyetinin %30’unu kömür oluşturmaktadır. 2009 yılında ortalama 5.000 Kcal/kg %3 kükürtlü kömür ihtiyacı 6,5 milyon ton iken, 2014 yılında %6, elektrik santrallerindeki kullanımı ise %13 artmıştır.
Basit bir hesap ile kömür tüketiminin Çimento sektöründeki payı (6,5 milyon+%6-> 7 milyon/ton*yaklaşık 100 USD) 700 Milyon USD- Dolar olmaktadır. İthal kısmı %66 (55,2/83,4)… 462 Milyon USD’lık kısmı ithalata gitmektedir.
Enerji santralleri ve demir çelik sanayinde kömür kullanımını da göz önünde bulundurduğumuzda ülkemizde 17 Milyon tonun üzerinde ithal kömür kullanılmaktadır.
Avrupa ve Dünya örneklerinde çimento, enerji santralleri ve demir çelik fabrikalarında kalori değeri yüksek atıklardan üretilen alternatif yakıt oranı oldukça yüksek seviyelere gelmiştir.
VERİ EKSİKLİĞİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın atıklar ve geri dönüşümle ilgili yayınladığı veriler, TUİK tarafından yapılan anketler ve sanayicinin TABS sistemi üzerinden verdiği beyanlar üzerine oluşturmaktadır.
Ulusal Strateji Belgesi (UÇES) hazırlanırken temel olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gibi kurumlar ve Avrupa Birliği (AB) tarafından hazırlanan rapor ve verilerden yararlanıldı. Stratejinin hazırlanması sırasında durum analizi yapıldı; mevcut durum ortaya konularak sektörün problemlerine(!) ulaşıldı ve sektörün öncelikli sorun alanları tespit edilmeye çalışıldı. Öncelikli sorun alanlarından hareketle, sektöre ilişkin vizyon ve genel amaç belirlendi. Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisi ve Eylem Planı’na göre “Sektörün en önemli sorunlarından biri kayıt dışılık ve veri sorunudur. Farklı kurumlar aracılığıyla veri toplanması bilgi kirliliğine sebep olmaktadır. Bu sorunun aşılmasında ilgili kurum ve kuruluşların bir arada çalışması ve güvenilir veri oluşturulması büyük önem taşımaktadır.”
Bu gün sektörün kayıt dışılık sorunu, denetim sorunu, haksız rekabet sorunu, finans sorunu, bilgi kirliliği sorunu, yetişmiş eleman sorunu, yönetim sorunu vb. pek çok sorunu… olduğu Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisi ve Eylem Planı’nda açıkça ortaya konuyor…
Örneğin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TÜİK tarafından yayınlanan bültene göre 2015 yılında 1.357.340 ton tehlikeli atık beyan edilmiştir. Oysa yetkililerimizin ağzından ifade edildiği ve sektörün de çok iyi bildiği gibi bu rakam 2.000.000 tonun çok üzerindedir. Kontrol altına alın(a)mayan tehlikeli atıklar havaya suya karışmakta ve katı olanlar da uygun olmayan yerlerde gömülmekte ve bertaraf edilmektedir.
Özellikle yatırım potansiyeli olan alanlardaki veri eksikliği yatırımcıların (özellikle yabancı sermayeli) güvensiz bir ortam hissetmeleri ve yatırımlardan ya vazgeçmeleri ya da ertelemeleri sonucunu doğurmaktadır. Bu yüzden mutlaka doğru olarak elde edilmiş veriler, ortak bir havuzda yatırımcının bilgisine açılmalıdır.
Ülkemizde, atıktan türetilmiş yakıt üretilme oranı yükseltilerek yakıt olarak kömür kullanan sanayilerimize ekonomik enerji sağlanarak enerji sektörüne oldukça faydalı olacaktır. Bu durumda enerji maliyetlerinin düşmesine sağlayacağı katkı büyük önem taşımaktadır…
DENETİM
Bilindiği gibi tüm faaliyetler etkin bir denetim mekanizması ile kontrol altında tutulabilir. Özellikle çevre ve atık yönetiminde bu denetim daha kritik bir öneme sahiptir. Sektörün yeterli seviyede olmaması ister istemez uygunsuz uygulamaların oluşmasını da beraberinde getirmektedir. Sektör henüz kendi öz denetim mekanizmalarına da sahip değildir. Yasallık ve güvenilirlik konusunda ciddi bir “Rehberlik denetimi” ihtiyacı vardır. Sanayimizin %95’inden fazlası KOBİ seviyesindedir. Sadece kötü niyet değil, bilinç eksikliği de bu durumu artırmaktadır. Gerek atık üreticisi olarak sanayicinin denetlenmesi ile atıkların kayıt içine alınması ve gerekse atık yönetimi halkasındaki lisanslı firmaların denetimi ile yasal gereklere uygun yönetimin sağlanması çok kritik öneme haizdir.”
29 Ekim 2017’de İZAYDAŞ’ın ev sahipliğinde ve 09 Aralık 2017 Tarihi’nde Eskişehir’de BENLİ GERİ DÖNÜŞÜM’ün ev sahipliğinde yapılan toplantılara, 8. TÜRKTAY Yürütme Kurulu Başkanı - İZAYDAŞ Genel Müdürü - TAYÇED Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Saraç, TÜRKTAY Organizasyon Başkanı - Grup E Yönetim Kurulu Başkanı Türkay Özgür, 9. TÜRKTAY Yürütme Kurulu Başkanı - BENLİ GERİ DÖNÜŞÜM Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Benli, SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Utku Akçıl, AKADEMİ ÇEVRE Genel Müdürü Uğur Işık, TÜRKİYE KİMYA SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Çevre Danışmanı Dr. Caner Zanbak, TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI Genel Sekreteri Cem Ferda Tuncer, İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, LASDER Lojistik Müdürü Erdoğan Şahin, TÜMAKÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Akalp, TAYÇED Genel Sekreteri Çetin Sarıca, ELDAY Genel Müdür Yardımcısı Nisa Demirel, AKATDER Yönetim Kurulu Başkanı Nihal Türkekul, Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye Direktörü Rıfat Ünal Sayman, AKADEMİ ÇEVRE Finans Müdürü Mustafa Durgun ve IFAT EURASIA / MMI Proje Müdürü Namık Sarıgöl katıldı.
Panel sonrası yapılan değerlendirme sonucunda 22 Maddelik bildirgeyi yayınlayan 8. TÜRKTAY Yürütme Kurulu, TÜRKİYE’de etkin bir atık yönetiminin ekonomi ve sanayi üzerindeki önemli etkisine bir kez daha dikkat çekti...