TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Muhammet Balta açılış konuşmasında sektörel gelişime vurgu yaparak Türkiye’nin hedeflerine işaret etti. Atık yönetimini daha etkin hale getirmek için çalıştıklarını belirten Balta konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle çok önemli bir toplantıda olduğumuzu ve bu önemli toplantı neticesinin tüm insanlığı ve canlıları ilgilendirdiğini biliyorum. Böylesine önemli bir toplantıda esasında bizlerden ziyade; bilim adamlarının bu uğurda çalışma yapan insanların ortaya koyacakları tecrübeler, bilgiler ve öneriler bizler için çok önemli... Atık denildiği zaman akla çevre geliyor, çevre denildiği zaman aklımıza dünyamız geliyor. Allah’ın bizlere bıraktığı bu doğal güzellikler geliyor, çocuklarımıza bırakacağımız en önemli emanetin Allah’ın bizlere verdiği bu doğal güzellikleri, bu dünyayı çocuklarımıza temiz bir şekilde miras bırakmamız gerekiyor. Elbette teknoloji gelişince, zenginlik insanlarda artınca, köylerden kentlere insanların göç etmesiyle birlikte bazı sorunları hep beraber yaşıyoruz. Önce kirletiyoruz ondan sonra da temizlemeyi öğreniyoruz!..
Dünyada 1800’li yıllardan sonra başladı ama Türkiye’de 1950’li yıllardan sonra köylerden hızlı bir şekilde kentlere insanların göç etmesiyle birlikte şehirlerde çevresel sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Yoğun bir şekilde nereden nereye geldiğimizi anlatmak istiyorum. Önce etrafı kirlettik, sonra da o zaman çöp dediğimiz bu atıkların bizlere zarar verdiğini görmeye başladık. Sonra dedik ki bunlar bizlere zarar veriyor... artık bunları toplayalım. Bunları toplamaya başladık... Vahşi şekilde depolamaya başladık. Baktık bu yöntem de yeterli değil. Çöpü ekonomik değeri olan bir hammadde olarak görmeye başladık. Atıklar bir kaynaktır; biz bunları ekonomiye kazandıralım dedik. Yeni sektörler oluşmaya başladı. Biz 1990’lı yılları hatırlarız, o vahşi depolanan çöp dediğimiz esasında hammadde ve ekonomide bir kaynak olan malzemelerin patladığını, insanların öldüğünü...
ZENGİN OLURSANIZ ATIK MİKTARI ARTIYOR
Bugünkü bu duruma gelişimizde özellikle sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da başlattığı seferberliğin bütün Türkiye adına yayılmasını da o dönemde biliriz. 2002’den sonra sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde başbakanlık döneminde hükümetimizin yaptığı başarılı çalışmaları da 16-17 seneden beri biliriz. Yeterli mi görüyoruz? Biz yeterli görmüyoruz ama nereden nereye geldik. Az önce genel müdürümüz söyledi atık su arıtma tesisleri, bir taraftan katı atık düzenli depolama sahaları bir taraftan sektör oluşmuş bu uğurda bu kaynakları, bu ekonomik değeri olan hammaddeyi ülke ekonomisine kazandıran değerli sanayicilerimiz var. Biz insan sağlığına zarar veren atıkları artık zararsız hale getirerek ekonomiye katkıda bulunuyoruz. Zaten burada başlıkta da var “Ekonomide Atık, Atıkta Ekonomi” birbirleriyle bağlantılı. Zengin olursanız atık miktarı artıyor, fakir olursanız azalıyor. Zenginlik böyle bir şey. Bir taraftan zengin oluyorsunuz ama bir taraftan da bir bedeli var. Bunları ne yapıyoruz? Atık miktarı arttıkça gelişmiş ülkeler bunları ekonomiye kazandırıyor. Artık biz de bunu öğrenmeye başladık. Şimdi diyoruz ki çöp değil artık: Kaynak, hammadde... yani çöp yok. Çöp dediğimiz zaman çok tehlikeli bir şey. Çöp değil kaynak. Çöğ değil hammadde. Çöp değil rezerv. Bunları biz insanlarımızın kafasına ve zihniyetine oluşturmalıyız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla birlikte Türkiye’de kendi ellerimizle ürettiğimiz atıkların hammadde olarak görülmesi için çok önemli destekler vererek önce bu zihniyeti birebir şehirlerimizin şehri emini olan belediyelerin kazanması için destekler verildi. Hem merkezi hükümetten hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan verilen çöp araçları bu bahiste önemlidir. Esasında bunlar bilinçli olarak verilen şeyler. Belediyelere bu hibe destekleri vererek, onların üzerine de ‘çevremizi koruyalım amblemleri’ bastırarak görsel olarak insanlarımıza bir şeyler anlatıldı. Bu destekler de öyle kolay ve küçük destekler değil. Hiçbir siyasi ayrım da yapılmaksızın yıllardan beri bunlar yapıldı. Bundan sonra da yapılmaya devam edecek.
TÜRKİYE BÜYÜK HEDEFLERE GİDERKEN ATIKLARI İYİ YÖNETECEK
Değerli Genel Müdürümüz Dökmeci burada söyledi; sektörler oluştu yine bu çevre ile alakalı atıkla alakalı sektörler oluştu. Biz bunlardan mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin hedefleri var. Türkiye zengin ülkeler arasına, gelişmiş ülkeler arasına girmek için hedefleri var. Bu hedefleri gerçekleştirmek için üretim yapması lazım. Bu hedefleri geliştirmesi için sanayinin gelişmesi lazım. Bu hedefleri geliştirmek için alt yapının üst yapının tamamlanması lazım. Ama bunları yaparken de çevresel hassasiyetleri de en üst düzeyde tutması lazım. İşte burada atıklar oluşacak, hammaddeler oluşacak, kaynaklar oluşacak. O kaynakları da çevreye zarar vermeden ekonomiye kazandırması lazım.
ÇEVRE KOMİSYONU ETKİN DENETİM YAPACAK
İyi niyetli, dürüst çalışan, yasalara aykırı iş yapmayan, mevzuata uygun iş yapan insanların yanında ve arkasındayız. Bilirim ki bu sektörlerde çalışan insanların hiçbir şeye ihtiyaçları yok!.. Moral ve motivasyona ihtiyaçları var. Moral ve motivasyon... Ben TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olarak yasama görevimizde her zaman sizlerle beraber olduğumuzu belirtmek isterim. Ama bunun yanında buradan mesaj vermek istiyorum. Orada çok değerli ana sponsorumuz bir şeyler söyledi; adaletli bir şekilde işlerin yapılmasıyla alakalı, ince ince mesajlar verdi. Haksız rekabetten bahsetti... Haksız rekabetin ne demek olduğunu biz biliyoruz. Burada bakanlığımızın ve belediyelerimizin denetimlerde en etkin şekilde rol alması lazım. Bizim yeni hükümet sisteminde hem yasama görevimiz var, hem de TBMM Çevre Komisyonu olarak denetim görevimiz var. Bunların her ikisini de etkin bir şekilde yapacağımızı belirtmek isterim. Bir taraftan bunları yaparken bir taraftan mevzuata uygun işler yapan, yasalara uygun işler yapan, on lira kazanırken bunun beş lirasını da dünyaya, insanlığa, çevreye zarar verilmemesi için harcayan ama diğer taraftan da açıkları fırsat bilerek farklı işler yapan insanların tepesinde olacağımızı da buradan belirtmek isterim.”