7. TÜRKTAY Panelinde “Türkiye’de Atık Yönetimi ile Geri Dönüşüm Stratejisi ve Uygulama Konuları” başlıklı 2. Oturumunu TAYÇED Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Saraç yönetirken ilk konuşmayı ise Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Atık Yönetimi Daire Başkanlığı, Endüstriyel Atıkların Yönetimi Şube Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik Uzmanı Oğuzhan Akınç şöyle yaptı:
KILAVUZLAR HAZIRLADIK
“2004 yılı öncesinde üç yönetmelikle çalışırken, 2016 içinde 16 yönetmelikle atık yönetimini gerçekleştiriyoruz. Atıklar konularına göre mevzuatlara bölünmüş durumda. Tehlikeli atıkta 18 tesis 434’e ulaştı. Geri kazanımın finansal katkısı var. Ekonomik olarak 3 milyar TL kazanım, 60 bin istihdam sağlıyor. 10 milyar TL katkı ve 100 bin istihdam da 2023’te mümkün olabilecek. Farkındalık ve bilinç arttırılınca sektörde geri dönüşümün daha çok olmasını amaçlıyoruz. MAM ve TÜBİTAK çalışmalarıyla hazırladığımız kılavuzlar atıkların çeşitleri ve nerelerde kullanılabileceğine ilişkin bilgileri içerdi. Bugün ise sektörel kılavuzların revize edilmesi ve yenilerinin hazırlanması, atığın doğru şekilde tanımlanıp yönetilmesi için ODTÜ Çevre Mühendisliği bölümü ile çalışıyoruz. Ulusal Geri Dönüşüm Strateji Belgesi 2014-2017 yıllarına ilişkin olarak yayınlanma süreci koordine edilirken, bakanlık tarafından bu sürecin yürütülmesi devam ediyor. Çevreye duyarlı geri dönüşümün sağlanması için eylem planımız mevcut. Başlangıç bilinç oluşturmak ve farkındalık yaratmak. Sanayiciden tüketiciye kadar bilinç oluşturmak istiyoruz. Buradaki sistemin denetimini sağlamak, geri dönüşümü arttırabilmek için etkin bir denetim sisteminin oluşturulması için 8 planı içeren eylem stratejimiz var. Her gruptan hedefleri alıyoruz. Tamamlanan ve devam eden eylemlerimiz var. Metal, elektronik ve diğer atıklarda geri dönüşümün attırılmasına yönelik çalışmalar sürüyor. 2014-2023 yılları arasındaki yatırım ve güncelleme çalışması devam ediyor. TÜBİTAK MAM tarafından bu çalışma yapılıyor, biz de yakından izliyoruz. Sanayinin temiz üretimi ve demir çelik sektörüne ilişkin proje devam ediyor. Bunu da TÜBİTAK ile yapıyoruz. Yan ürünlü alternatif hammadde atığın tekrar kullanılmasıyla döngüsel ekonomi için çok önemli. AB direktifiyle gelen, atığın sonu kavramımız da var. Onun da adaptasyonuyla ilgili çalışıyoruz. Cam atığı çalışmalarımız bizim de başladı biz de bunları mevzuatlara yansıtacağız. Bir ürün üretimini yaparken oluşan atıklar başka sektörde kullanılabiliyorsa, yan ürün olarak değerlendirmesini gerçekleştiriyoruz. Uçucu küllerin beton santrallerinde kullanılması onayları bakanlığımız tarafından başka çalışmalarla birlikte verildi.”
SANAYİDE RÖNESANS YAPMAK LAZIM
Panelin ikinci konuşmacısı ise TUBİTAK-MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Baş Uzman Araştırmacı, Ufuk 2020 SC5 Türkiye Delegesi Dr. İpek Erzi oldu. AB hedeflerini anlatan Erzi, şöyle konuştu:
“Bakanlıkla birlikte çalışan ekibin içindeyim. Geçtiğimiz yıllarda da bu panelde benzer konuşmaları yaptım. Döngüsel ekonomi ise çok önemli. Bir proje dahilinde AB bakış açısına göre AB 2020 hedeflerine göre döngüsel ekonomi raporu hazırlanıyor. Döngüsel ekonomiyi bir iş modeli olarak ortaya koyuyor. Bu rapor, AB tarafından kullanılıyor. AB’nin 2020 hedefleri doğrultusundaki çalışmaları arasında AB sanayisini korumak istiyor, hem de hammaddedeki dışa bağımlılığı azaltmak için, atığı nasıl verimli kullanıp bunu azaltırız, üzerinde yoğunlaşıyor. 28 ülkenin ortalaması alındığında baştaki 15 ülke ile diğerleri arasında atığı hammaddeye dönüştürme konusunda fark var. AB’de ortak bir akıl ile bir mevzuat oluşturuluyor. Eğer uygulanamıyorsa da değiştiriliyor. Delegesi olduğum program komitesi iklim değişikliği olarak değişti AB’de. AB, iklim değişikliğine dayanıklı bir toplum oluşturmaya çalışıyor. Hammaddelerin de temini ve kullanılabilirliği konusunda çalışılıyor. Toplumsal sorunlara çözümlerde de AB’de kaynakları sınırlı olan Avrupa’da sanayiyi yeniden tesis etmek var. Bu başlık programında hammaddeyi atıktan kazanmak var, sanayinin güçlenmesi var ve sürdürülebilir prosesleri kullanmak var. AB, sürdürülebilir ekonomiyi böyle görüyor. Kaynakların kullanımıyla refah seviyesinin artmasını AB birbirinden ayrı tutuyor. Refah seviyesi artan toplumda yaşam kalitesini artırmak ister. Ama bugün sanayileşmenin artması temiz üretim ve verimli üretimle gerçekleştirilmek isteniyor. Yani AB az atık çok verim peşinde döngüsel ekonomiye bakıyor. Sanayide Rönesans yapmak istiyor. AB atığı eski anlamda görmüyor. Atığı bir kaynak olarak görüyor ve stratejilerini, yasalarını böyle oluşturuyor.”
MUHATAP BULAMAYAN BİZİ ARIYOR!
Panelin üçüncü konuşmacısı TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu ise bakanlıkların çevreye olan ilgisizliğinden dem vurduğu konuşmasında şunları söyledi:
“Ortaya konulan panel programı Türkiye’de farklı bakış açılarına sahip kişilerin tartışıp, çözüm üretmesi gerektiğini ortaya koydu. Bu etkinlik bize bir sürekliliği sağlıyor, işlerin değişmesini de sağlayacaktır. Sayılar, grafikler ortaya koymayacağım. Bu işin çilesini çekenler çevre mühendisleridir. Türkiye’nin tüm köşelerini ziyaret edip, çevresel sorunları görmüş, bakanlıkla görüşmüş bir çevre mühendisiyim. Atık konusunda eleştiri olmadan, doğruyu bulmak pek mümkün değil. Sorunlarımız yokmuş gibi görünse de var... Bütüncül bir çevre yaklaşımına ihtiyacımız var. Önce planlama sürecini halletmemiz lazım. ÇED ve atık yönetiminin sağlıklı yapılması lazım. Şeffaflık ve bilgiye ulaşım da çok önemli. Hepimiz 15 Temmuz darbe girişimini gördük. Hepimiz demokrasi kavramının ne kadar önemli olduğunu gördü. Çevre Bakanlığı’nın sadece kendi mevzuatlarını yapmaması, görüşleri de alması gerekiyor. Çevre Mühendisleri Odası Greenpeace gibi davranmaya çalışmıyor. İnsanlar, İl Çevre Müdürlüğü’ne, belediyeye ulaşamıyor. Birilerini bulmaya çalışıyor... Genelde bizi buluyor. Hasanoğlan’da verilen lisanslı bir tesiste geçirgenli alanda dönüşüm yapılıyor. Bu işin siyasetle de ilgisi yok, tüm partilerden görevliler geldi AK Partili belediye oraya cüruf dökülürken tesisin atığını kaldırdı ve otorite gereğini yaptı. Orası hepimizin doğası ve koruması gerekiyor. ÇED süreçleri bu nedenle çok önemli. Dört yıl boyunca bakanlıkta çalıştım. Atık tesislerinde ceza kestiğimiz ve uyardığımız zamanlar da oldu. 2006’da Tuzla’da zehirli variller çıkmıştı. 2014’te İzmir Aliağa’da tehlikeli atıklar çıktı, üzerine 100 ton toprak atarak çözüm üretiyoruz. Yine Pamukova’da ve Ankara’da atıklar çıktı. Daha fazla atık da çıkabilirdi bizim şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz lazım. Burada atık üreticisi, bertaraf edeni de var. Herkesin bir takım sorunları var. Topraklarımızdan atıklar çıkıyorsa bu işte herkesin sorumluluğu var...
BİRÇOK SEKTÖRE HİTAP EDECEĞİZ
Oturumun son konuşmacısı EBRD Sıfır Atık Programı Müdürü M. Özgür Şakı ise şunları söyledi:
“TÜRKTAY Panelleri’nden sektör çok faydalanıyor. Gerçekten olumlu bir organizasyon oluyor. Çöp konusu eskiden hep gündemdeydi. Çöplükler patlıyordu, rehabilite edilmesi gerekiyordu. Geçmişte Çevre mühendisi olarak çalışırken çöp denirdi oysa şimdi çöp konusu atık noktasına gelmiş! Atık konusu Anadolu’da yabancı gelebiliyor, hala çöp denilebiliyor. Ama atık denilince ayrı bir değeri var. Günümüzde atık konusunun artık kaynak olarak geçtiğini görüyoruz. Bu konudaki çalışmaların desteklenmesi lazım. AB Kalkınma Bankası’nda çalışıyorum. Geniş bir coğrafyada çalışıyoruz. Orta Avrupa’dan Balkanlara kadar piyasaların gelişmesine çalışıyoruz. 65 ülke ortak bu bankaya. Türkiye de ortak. 40 milyar Euro portföyümüz var. Türkiye de çok önemli bizim için 186 aktif projemiz var Türkiye’de. Şişecam projesi, Avrasya Tüneli, Borsa İstanbul konularında bizim desteklerimiz var. Bu projelere destek finansmanda olduğu gibi enerji verimliliğinde olabiliyor. Yerel bankalar vasıtasıyla krediler kullandırıyoruz. Miktar 1 milyar Euro’ya kadar çıkabiliyor. Yeşil ekonomiye geçişte de farklı çalışmalarımız oluyor. İklim değişikliği yatırımlarımızı 2020’lede yüzde 40 seviyesine getirmeye çalışıyoruz. Projelere direk finansman sağlıyoruz. Türkiye’de finansman sorunu var. Atık yönetiminde depolama, uygulama konuları var. Bunlar eksik yapılıyor. Teşvik edici sistemler Türkiye’de tam oturmuş değil. AB’deki mevzuat tamamlandı ama Türkiye’de uygulamada sıkıntılar var. Banka da bunlara cevap verecek bir program hazırladı. Çok çeşitli sektörlere hitap edeceğiz. Belediye ya da sanayi kollarına destek vereceğiz.”