7. TÜRKTAY'da, “Türkiye’de Çevre Yönetim Sistemleri, İmalat Sanayi, Mühendislik ve Yatırım Olanakları” panelinin oturumunu Hacettepe Üniversitesi Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Selim Sanin yönetti. İlk konuşmacı Şişecam Çevre Sistemleri A.Ş. Şirket Müdürü Volkan Aydeniz, şöyle konuştu: “Bu kadar dertli paydaşı olan sektörün, uzun yıllar bu paneli devam ettirmesi için gereğini yapmasını umuyorum. Ama dertlerden başarıları konuştuğumuz zamanlara da geçeceğiz diye düşünüyorum. Atık yönetiminde herkes teşviklerden bahsetti. Biz bunu nasıl başardık? Amacımız Türkiye’nin 10 yıl içinde yüzde 60’ına cam geri dönüşümünü getirmek. En büyük argümanımız cam kumbaraları. Verimli kullanıldığında ve halkımız gereken katkıyı verdiğinde sistemin çalıştığını göreceğiz. Avrupa’nın 70’lerde başladığı işi biz 1987’de başlattık. Diğer kaynak da tabi çöpe karışan 400 bin ton cam şişe, çöpe gömülüyor. Bunu kurtarmaya dönük çalışmalarımız var. Aldığımız cam kırığı miktarımız giderek artıyor. 2015 yılında geri dönüşüm kapasitesi yetersiz kaldığı için istediğimiz kalitede cam kırığı üretilemiyor. Düz cam kırığı atıkları temiz olduğu için fabrikalar bunları tercih ediyorlar. Şu anda biz yeni bir program başlatık. Avrupa İmar Kalkınma Bankası 20 milyon Euro destek verecek. Bu işi yapmayı alışkanlık haline getiren firmayı AB standartlarında otomasyon tesislerle donatmak istiyoruz... Bunu yaparken de kamyon, tır, vinçli araçlar ve konteynerle bunu desteklemeyi düşünüyoruz.”
NAKLİYE PARASINA DÖNÜŞÜM OLMAZ!
Disan Hidrolik Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Can da şunları söyledi:
“Firmamız 1993’te kuruldu. 2000’li yılların sonunda biz normal çöp ayıklama tesisi işine başladık. Yunanistan ve Suudi Arabistan’da bu işi yaptık. Kuveyt, İsrail’den tutun da Gebze’ye kadar bu işi yaptık. Türkiye’de gördük ki müşterilerimiz çok hevesli değil. İsrail’de 20 projeyle görüşme yapıyoruz ama Türkiye’de çok az. Şunu gördük ki bu tip hareketlerin yüksek olduğu yerlerde devlet ve belediye bu işi yapanlara para veriyor. Bu yatırımcı için cazip oluyor. Türkiye’de böyle değil. Esas sorun bu... Mesela geçen sene güneyde ihale oldu. İhalede belediye yatırımcıdan 700 bin TL istiyor. Fizibilitesini yaptık. Yılda 700 bin TL geliri var. Bunun için de 7 milyon TL yatırım yapılması isteniyor. Bir kar görünmüyor Türkiye’deki yatırımlarda...
Belediye ve bakanlık bu alanı bir gelir kaynağı değil de çevreysel kaygılarla hareket etmeli. Teklifimiz şu: ‘Depolama alanına giden kadar para yatırımcıya verilirse bu iş Türkiye’de daha iyi yapılır.’ Yatırımcı ardiyef tesisi yapıyor ama yaptığını satamıyor!.. 6 bin 500 kalorilik yakıt yakıyor çimento fabrikası biz 4 bin üretebiliyoruz... Bu da çimento fabrikasına 45 dolar kazanç sağlıyor. Ama ardiyeflerin satımında çok zorluk çekiliyor. Çimento fabrikası sadece nakliye parasıyla bu işi kapatmak istiyor...”